2024-12-29
GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİ VE TEKNOLOJİ (*)
19. ve 20. yüzyılda
yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, sanatın ve sanat felsefesinin
dönüşümünde çok önemli etkileri olmuştur. Toplumsal olaylar, savaşlar;
ekonomik, kültürel ve siyasal etkenlerin yanı sıra, etkin biçimde sanatsal
anlatımın dönüşümüne katkısı bakımından bilim ve teknolojinin rolü
tartışmasızdır. En fazla özgün sanat akımının 20. yüzyılda ortaya çıkmış
olması, bu yüzyıldaki bilimsel, teknolojik ve endüstriyel gelişimlerin etkisini
işaret etmekte; akımların manifestoları da bu durumu desteklemektedir.
20. yüzyılda,
birlikte hızlı teknolojik gelişimlerinin bir sonucu olarak sanatta
geleneksellikten uzaklaşma ve yeni anlatım biçimleri yaratma çabaları hızla
devam etmiş, sanat nesnel olanla bağlarını koparmaya ve nesneyi sorgulamaya
başlamıştır. “Görsel nesne” yerini “imge nesne”ye bırakmış; kavramsal anlatımlarla sanatçı özgür bir
yaratma ortamı yakalamıştır.
21. yüzyılı
yaşadığımız günümüz dünyası “Bilgi Çağı / Bilişim Çağı” olarak adlandırılmakta
ve yoğun teknolojik gelişime tanık olmaktayız. Bilgisayar ve internet, uzaklık
ve zaman kavramına yeni boyutlar getirmiş; bilişim, yaşantımızın vazgeçilmezi
olmuştur. Sürekli ve yoğun olarak bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı
bir dünyada, sanat ve sanat eğitiminin, bu dinamik ve baş döndürücü hız kazanan
gelişmelerin gerisinde kalması düşünülemez. Sanatın, 19. yüzyıldan itibaren
beslendiği kaynaklardan olan bilim ve teknolojik gelişmelere sırt çevirmesinin
söz konusu bile olamayacağı gerçeği, sanat eğitiminde teknolojinin ne kadar
önemli olduğunun da bir göstergesidir.
Yani, teknolojiyle bütünleştirilmeyen bir sanat eğitimi, çağdaş sanatı
anlamaya ve yorumlamaya katkı sağlayamaz.
İleri toplumlar,
eğitim planlarını bilim, teknoloji ve sanat bileşkesinde hızlı gelişmelerle
yapılandırmaktadır. Ülkemizdeki ilköğretim okullarının sanat eğitimi ile ilgili
sorunları arasında, günümüzün teknolojik donanımların kullanılamaması yer
almaktadır. Hâlbuki günümüz çocukları neredeyse bilgisayar ve internet ortamına
doğmaktadır. İlgisi, bir şekilde bilgisayara ve sınırsız internet ortamına
kayan genç kuşakları, sanat eğitiminin hizmetine sunulabilecek teknolojiden
uzak tutmak, doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Ancak, sadece öğretmenin katkılarıyla donatılamayacak derecede pahalı
olan bazı materyallerin sanat eğitiminin hizmetine sunulmasında, okul
yönetimlerinin katkısı inkâr edilemez. O nedenle, Görsel Sanatlar öğretmenleri
okul yöneticileriyle sağlıklı iletişimler kurup teknolojik eğitim
materyallerine duyulan ihtiyacın gerekçelerini iyi anlatabilmeli; eğer yoksa
öncelikli olarak bir atölyenin kurulmasına çalışmalıdırlar. Sanat eserlerinin
slaytlarının arşivini oluşturabilmek için kalitesi yüksek bir fotoğraf makinesi
okula kazandırılabilmelidir. Müze ve sanat galerilerine yapılan gezilerin ya da
öğrencilerle yapılan çeşitli sanatsal etkinliklerin video görüntülerini
alabilmek için bir video-kamera ve oynatıcının görsel iletişim açısından önemi
yadsınamaz. Unutulmamalıdır ki, gerekçeleri iyi anlatılmış her türlü
eğitim-öğretim materyallerinin imkânlar ölçüsünde okula kazandırılmasında, her
yönetici ciddi gayret gösterir. Bu bağlamda, okul-aile birliğinden,
sanatseverlerden, sponsorlardan/destekleyicilerden katkılar alınabilir.
Ne var ki, birçok
materyale sahip olunsa bile, salt uygulamaya dayalı bir sanat eğitimini
yeğleyen bir programla sanatsal öğrenme gerçekleşemez. Uygulamalı çalışmalar
sırasında zaten zorluklar yaşanan ortak dersliklerde öğrencileri sanat tarihi,
sanat eleştirisi ve estetik etkinliklerinden uzak tutmak, sanat eğitiminde
önemli bir yeri olan zihinsel süreçlerin kapsam dışına itilmesine neden
olacaktır. Oysa bir öğrenci, kendisinin ya da bir başkasının eseri hakkında
eleştirilerde bulunabilmeli; sanatın toplum ve birey üzerindeki etkilerini
tartışabilmeli; görsel okur-yazarlığını gösterebilmeli; yurdumuzda ve dünyadaki
sanatsal olaylar ve gelişmelerden haberdar olabilmeli, karşılaştırmalar
yapabilmelidir.
Sonuç olarak; hiçbir
yöntem gibi, hiç bir teknoloji de yetkin bir öğretmenin katkılarının yerini
alamaz. Teknolojinin, iyi bir alan bilgisi ve öğretmenlik formasyonuna sahip,
sanat eğitiminin gerekliliğine içten inanmış; gayretli, fedakâr ve yetkin
öğretmenlerin katkılarıyla ancak etkili olabileceği gerçeği unutulmamalıdır.